Margaret Atwood: Lütfen bilimsel iletişimi sansürlemeyin

Margaret Atwood: Lütfen bilimsel iletişimi sansürlemeyin

Margaret Atwood’un Damızlık Kız’ı omuzlarında büyük bir yük taşıyor. Atwood’un distopik – Homerosvari üzerinde anlaşmaya varılan tanım- romanı Damızlık Kızın Öyküsü, bugün Amerika Birleşik Devletleri’ni altüst ettiği düşünülen bir dizi ‘şeytan’ hakkında bir “karşı-hüküm”, uyarıcı bir hikaye olarak tanımlanıyor. Hikayede anlayışsızlık, radikal dincilik, otoritarizm, anti-feminizm, çevre kirliliği, hatta biraz da akademik sansür var.

Northumbria Üniversitesi’nden Claire Nally ‘nin yakın zamanda The Conversation’da yazdığı gibi: “ Kitabın Trump sonrası dünya görüşümüzle garip şekilde örtüşen birçok motifini görmezden gelmek oldukça zor.” Fakat bugün Hulu kanalında gösterilen popüler bir dizi olarak Damızlık Kızın Öyküsü, Atwood’unda olduğu gibi birçok katman barındırıyor, ki yazar, sıradan bir okuyucusunun bile tahmin edebileceği gibi, çok yönlü bir kadın.    

Bu bölümler arasında, Atwood’un Sansür Endeksi’nin en yeni baskısındaki bir makalede yorumladığı iki konuya, ifade özgürlüğü ve bilimsel gazeteciliğe saygı konularına dair endişeler de yer alıyor. Makalede, muhabir Jemimah Steinfeld, Atwood’a ifade özgürlüğü ve güvenilir bilginin kamuya açık olmasının önemi konularında sorular yöneltiyor. 

“Birçok önemli mesele gazetecilik etrafında dönüyor.”  dedi Atwood Steinfeld’e. “Sahte haberleri düşünün bu çok önemli bir mesele. Ana akım medya, onlarla ne kadar ne kadar alay etseniz de, en azından mesul tutulabilir durumdalar.” 

Atwood bir bakıma, kariyerini, sahte yada kesinlikle açıklanamayan üzerine olmasa da,  spekülatif kurgu üzerine kurmuştur. 77 yaşındaki Kanadalı yazar, Damızlık Kız ile 1987’de Arthur Clarke En İyi Bilim Kurgu Ödülü alması, Antilop ve Flurya, Nebula ve Prometheus ödüllerine adaylıklarıyla tanınıyor. 15 kitaplık şiir serisinin yanında, daha geleneksel romanları ve Kedi Gözü(1985) ve Booker ödülü kazandığı Kör Suikastçi (2000) ve Surfacing (1972) gibi eserleri de bulunmaktadır.

Damızlık Kız’daki baş karakter Offred’in yazdığı gibi: “Bir şeyi büsbütün gerçekleştiği şekliyle anlatmak mümkün değildir; çünkü söylediğiniz şey asla tam anlamıyla doğru olamaz; daima bir şeyleri savsaklamak zorunda kalırsınız; o yada bu anlama gelebilecek birçok parça, birçok yan, zıt akımlar, nüanslar, çok fazla jest, asla tam olarak tasvir edilemeyecek bir alay biçim, havada ve dilinizin ucunda bir sürü tat ve bir dizi ara renk vardır.”  

Muhtemelen, ana akım medyanın tatları ve renkleri, asgari olarak, gözlemlenebilir ve hatta ölçülebilir olgulardır. Fakat uygunsuz tatları ve renkleri yayımlamamak için gösterilen çabalar ve söz gelimi ABD Çevre Koruma Ajansı tarafından toplanan veriler onu endişelendiriyor. Yazar, daha önce de bu nevi veri sansürüne şahit olmuştu, hem de bir distopyada değil, Ottawa’da.  

“[Stephen] Harper hükümetiyle yaklaşık 10 yıl bu konunun üzerinden geçtik. Kayıtları yok ediyor ve saklıyordu...Bilginin paylaşılmasından yana değildi.” diye aktarıyor. “ Onlara kamu parasıyla ödeme yaptığımız halde bizlerle konuşmaları yasaktı. Bu oldukça korkutucu.”  


Bu duruma getirdiği çözüm, en azından bir kısmı, özellikle araştırma ile bilginin serbestçe değiş tokuşu için savaşmaktır. “ Bilimsel iletişime son vermemek bu açıdan önemlidir çünkü bu, bir sürü çözümün dışarıya aktarılacağı bir kaynaktır. D.H. Lawrence’ı sansürlemek başka bir şeydir; yada Kanada’da bizler üniversiteye gelene kadar Lady Chatterley’nin Aşığı’nın yayımlanmaması başka, fakat bilimsel iletişimi sansürlemek bu kesinlikle yapılmaması gereken bir şey.”  

İfade özgürlüğüne odaklanılmasının sol görüşlü insanlar için de sonuçları var diye devam ediyor röportajda. Sağın sıklıkla kendi ayrıcalıklarını savunurken belirttiği gibi, özgürce konuşma her zaman rahat konuşmayla aynı şey değildir. Atwood Steinfeld’e tetikleyici uyarıların ve güvenli alanların çağında üniversite öğrencilerinin artık nasıl münazara edileceğini bilmediklerini söyledi. “Bana öyle geliyor ki” dedi, “ Bu daha az anlaşılıyor. İnsanlar bir anlamda münazaranın ne olduğunu unuttular. Lakap takma yerine neden-sonuç ilişkisiyle donatılmış, iyi sunulmuş bir bakış açısı.”

Üniversite fikrinin, aydınlanma ve ifade özgürlüğünün yuvasının, bir tahammülsüzlük yatağı olması tam da Atwood’un—24 onur derecesi almış—Damızlık Kız’ın Öyküsü’nde incelediği olgudur. ”Kitabın dolaysız konumu” diye yazdı Atwood New York Times’da “ Massachusetts, Cambridge, bir zamanlar Püriten teolojik bir papaz okuluyken bugün liberal bir eğitim kurumuna dönüşen Harvard Üniversitesi’nin evidir. Gilead’ın Gizli Servisi, şimdi Widener Kütüphanesi’nde konuşlanmış, kitap yığınları arasında saatler geçirdiğim, New Englandlı atalarımı Salem Cadı davalarını araştırdığım yerde.” Ve evet, o onur derecelerinin biri de Harvard’dan.  
   
O korkular (muhtemelen onun deyimi ile ‘karşıt-öngörüler’ ) artık dindi; Atwood bugünün gençliği konusunda bütün olarak daha iyimser. “Genç insanların duyarsız ve apolitik olduğu bir noktaya doğru ilerliyorduk ve bunun doğru olmadığı ortaya çıktı.” 

Yazar:Michael Todd
Çeviri:Zeynep Şenel Gencer
Kaynak: https://www.socialsciencespace.com/2017/07/margaret-atwood-please-dont-censor-science-communication/

Yorumlar

Popüler Yayınlar