Paris’te Son Tango öğrencilerime cinsel etik hakkında ne öğretiyor?















Yönetmen Bernardo Bertolucci, solda, başrol oyuncuları Marlon Brando ve aktrist Maria Schneider ile “Paris’te Son Tango”’dan bir sahneyi tartışıyor. Fotoğraf: AP 

Yakın tarihli haberler, yapımcı Harvey Weinstein, yönetmen Brett Ratner ve aktör Kevin Spacey gibi önde gelen isimlerin yer aldığı sahne arkası cinsel saldırıları ile dolu. Bazı vakalarda, suçlanan kişinin meslektaşları ve arkadaşları, popüler haber şahsiyetleri Charlie Rose ve Matt Lauer’de olduğu gibi iddialara inanmadıklarını ifade ettiler.

Indiana Üniversitesi’ndeki etik derslerimde, öğrencilerim ve ben, Plato, Aristoteles ve Tolstoy’un etik yazıları gibi klasik felsefi eserlere büyük ilgi vakfediyoruz; fakat yakın zamanlı olaylar, etik düşünce ve sohbetler için geniş olanak sağlıyor. 

En kötü şöhretli seksüel manipülasyon vakalarından biri sahne arkasında değil, fakat kameranın önünde meydana geldi. Durumun çıplak görünürlüğü, insan ilişkilerinin genellikle görünür olmayan daha karanlık yanlarını keşfetmek için bir fırsat sağlıyor.   

‘Paris’te Son Tango’

Söz konusu manipülasyon, 1970’lerin en çok konuşulan ve tartışılan yapımlarından birinin, “Paris’te Son Tango” filminin çekimi sırasında gerçekleşti. 

1972 yapımı film, eşi henüz intihar etmiş orta yaşlı Amerikalı bir otel işletmecisinin hikayesini anlatıyor. Adam (Marlon Brando tarafından canlandırılan) genç bir Fransız kadınla (Maria Schneider) tanışır ve ikili adamın anonim kalmasında ısrar ettiği bir cinsel ilişkiye başlar.

Birgün genç kadın, ilişki yaşadıkları yere geri döndüğünde adamın eşyalarını topladığını ve haber vermeden ayrıldığını keşfeder. Sonra adam geri döner ve kadına kendisini sevdiğini söyler ve ismini sorar. Kadın çekmeceden bir silah çıkarır, adını söyler ve adamı vurur. Finalde, bir yabancının tecavüz girişiminin kurbanı olarak ifadesini planladığı görülür.

Bernardo Bertolucci. Fotoğraf: AP
Bu manipülasyon, ekranda gerçekleşen, sonradan çok gerçek olduğu anlaşılmış, sözde sahte bir cinsel ilişkiyi içeriyordu; bunun nedeni büyük ölçüde, Schneider’ın önceden bilgilendirilmemiş olmasıydı ve Bertolucci ve Brando’nun da beklediği gibi, sahnedeki tepkileri gerçekti bu durumu dayanılmaz derecede aşağılayıcı buldu.

Filmin kötü şöhreti kısmen cinselliği ve cinsel şiddeti açık bir şekilde tasvir etmesiydi. İngiltere ve Amerika gibi ülkelerde filmin sansürlenmesi için girişimlerde bulunuldu. Yönetmen Bernardo Bertolucci’nin anavatanı İtalya, kendisine karşı cezai takibat başlattı. Film sadece yasaklanmadı; İtalya’daki kopyalarına da el konuldu ve yok edilmeleri emredildi; Bertolucci şartlı tahliyeli hapis cezası aldı.

Manipülasyon

Oyuncu Schneider ve Brando arasındaki ilişkiye, büyük bir güç dengesizliği damgasını vurdu. Film çekildiğinde Schneider 19, Brando 48 yaşındaydı. Aktör, uluslararası bir yıldızdı, Schneider ise tanınmayan biriydi. Brando’ya 3 milyon dolar ödendi, Schneider sadece 4000 dolar aldı.

Filmin gösterime girmesinden yıllar sonra, Schneider, Bertolucci tarafından manipüle edildiğini hissettiğini açıkladı. 2007’de bu deneyim üzerine derinlemesine düşündüğünü belirten aktrist,  Londra Daily Mail gazetesine şunları söyledi:

“Bazı sabahlar Bertolucci sadece merhaba derdi; ve diğer günlerde, tek kelime etmezdi. Daha iyisini akıl edemeyecek kadar gençtim. Marlon daha sonra kendisinin de manipüle edilmiş hissettiğini söyledi ama o Marlon Brando idi; yani nasıl hissettiğimi tahmin edebilirsiniz. İnsanlar benim filmdeki kız olduğumu düşündüler; ama o ben değildim.”

Geriye dönüp bakıldığında, “Ajanımı aramalıydım ya da avukatım sete gelmeliydi, çünkü, birilerini senaryoda olmayan bir şeyi yapmaya zorlayamazsınız, ama o zamanlar, bilmiyordum.' dedi. Marlon dedi ki, ‘Maria, endişelenme sadece bir film,’ ama benim göz yaşlarım gerçekti.

Sonrasında

Filmden sonraki hayat Schneider için zordu.

“Çok üzgün hissettim çünkü bana bir seks sembolüymüşüm gibi davranılıyordu ama ben bir akrist olarak tanınmak istiyordum. Bütün skandal ve filmin sonrasında yaşananlar beni biraz çıldırttı ve ruh halim dibe vurdu.”

1975'te Jack Nicholson'la birlikte “Yolcu” dahil olmak üzere başka filmlerde rol almasına rağmen, depresyon ve uyuşturucu bağımlılığı ile mücadele etti ve hatta bir kez intihar girişiminde bile bulundu.

Kariyerinin sonraki safhalarında Schneider film endüstrisindeki kadınların deneyimlerini iyileştirmek için bir avukat olarak görev yaptı. Yaşlanan veya şansları yaver gitmeyen aktörleri ve yönetmenlere yardım etmeyi amaçlayan  bir organizasyon için çalıştı. Yaklaşık 50 film içeren bir kariyerin ardından, 2011 yılında 58 yaşında öldü.

Etik içgörülere katlanmak

Schneider’ın hikayesi, sahne arkasında birçok seksüel manipülasyon vakasının yaşandığı günümüzde özel ilgiyi hak eden birkaç önemli dersi gözler önüne seriyor.

Maria Schneider’ın hikayesinde önemli dersler var. AP Fotoğraf
Öncelikle, senaryoların, kameraların ve büyük ekranların dünyası saf hayal ürünü gibi görünse de, filmde bedenleri ve duyguları resmedilen oyuncular gerçek kalır. Schneider’ın vakasında olduğu gibi, kameranın önünde meydana gelen şeylerin sürekli ve bazen de yıkıcı sonuçları olabilir.

İkincisi, herkes - belki de özellikle haber ve eğlence yapımında yer alanlara - insan onurunun korunması için kişisel sorumluluk almanın hatırlatılması gereklidir. Bazı bireylerin meşhur, güçlü veya varlıklı oldukları gerçeği, başkalarının insanlığına saygı gösterme sorumluluklarını asla yok etmez.

Aslında kendini başkalarından üstün görme hissi, yaşamın herhangi bir alanında acımasız gidişata yol açan en önemli risk faktörlerinden biridir; Homer dan bu yana büyük yazarların bütün kültürlerdeki insanların ortak insanlığı ve toplumsal statülerinin önemini vurgulamalarının nedeni budur. Plato gibi filozoflar, binlerce yıl önce, herhangi birine diğerinin tatmini için araç olarak muamele etmenin ne kadar sorunlu olduğunun farkına varmışlardı.       

Ben ve öğrencilerimin filozoflarla ilgili çalışmamızda keşfettiğimiz gibi, Brando’nun karakterinin ikili yaşamı– belli ki bugün suçlanan birçok tacizci tarafından paylaşılan – aslen tehlikeli bir hayattı en azından ahlaki açıdan konuşursak. Ahlaklılık, davranış kurallarını gözlemlemekten daha fazlası anlamına gelir. Bu, hayatın her alanında, kameranın önünde yada arkasında, bir oda dolusu insanın içinde yada teke tek de olsa aynı insan olmak demektir.

İnsanlara objeler olarak muamele etmenin kabul edilebilir olduğunu düşünmeye başladığımız an–her ortamda daima–ahlaki duruşumuzu kaybetmeye başladığımız andır. Bir nesne bir şeydir, bir insan değildir ve birisini bir nesne olarak ele almak, dahil olan herkesin insanlığını sekteye uğratır.. 

Nesneleştirmenin tehlikeleri

Schneider, “Paris'te Son Tango” da rol alma kararını tekrar gözden geçirme isteğini dile getirdi, eğer bunu tekrar yapma şansına sahip olsaydı, “Hayır derdim” dedi.

Hem Schneider’in de filmi yaratmaya yardımcı olan bir aktör olarak deneyimi ve hem de izleyicinin onu izleme deneyimi, nesneleştirmenin tehlikelerine karşı güçlü uyarılar sağlar. Her birimiz biyolojik olarak insan olmamıza rağmen, eğer insanlığımızın tam karşılığını fark edeceksek, varlığımızın korunması ve zenginleştirilmesi gereken başka bir boyutu daha vardır.

Yazar: Richard Gunderman/Indiana Üniversitesi
Çeviri: Zeynep Şenel Gencer
Kaynak: https://theconversation.com/what-last-tango-in-paris-teaches-my-students-about-sexual-ethics-88921

Yasal Uyarı: Yayımlanan bu yazı Türkçeye İngilizceden turkuazsemalar.blogspot.com tarafından çevrilmiştir. Söz konusu metin, izin alınmadan başka bir web sitesinde ya da mecrada kısmen veya tamamen yayımlanamaz, kopyalanamaz, çoğaltılamaz, dağıtılamaz, içeriğinde herhangi bir değişiklik yapılamaz. Aksi taktirde bir hak ihlali söz konusu olduğunda; turkuazsemalar.blogspot.com, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun ve 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Ancak yazının bir bölümü, alıntılanan yazıya aktif link verilerek kullanılabilir. Her türlü alıntı (her müstakil yazı için) 200 kelime ile sınırlıdır. Alıntı yapılan metin üzerinde herhangi bir değişiklik yapılamaz. Bu metinde yer alan görüşler yazara aittir ve turkuazsemalar.blogspot.com’un editöryal politikasını yansıtmayabilir.


Yorumlar

Popüler Yayınlar