Guguk Kuşu: Bir kimlik hırsızlığı


Ken Kesey’in 1962 tarihli aynı adlı romanından uyarlanan Guguk Kuşu (1975), dönemin birçok toplumsal eğilimini yansıtırken, güç, uyum ve zihinsel istikrarsızlık temalarını açımlar. Filmin kahramanı, Randle Patrick McMurphy (Jack Nicholson) reşit olmayan biriyle cinsel ilişkide bulunmaktan hüküm giymiştir ve cezasını Hemşire Ratched (Louise Fletcher)’ın demir yumruğuyla yönetilen kasvetli bir akıl hastanesinde çekmektedir. Filmin otorite karşıtı doğası, seyirci, kurumun baskısı ile insanlıktan çıkarılan dengesiz koğuş hastalarının eklektik bir karışımıyla aynı eksene geldiğinde açığa çıkar. McMurphy’nin özgür ruhlu iradesinin hemşire Ratched’ın diktatörlük rejimine dahil edilmesi, - kahramanın yeni arkadaşlarına “gerçek dünya” dan, balık tutmak, kumar oynamak ve beyzbol gibi aktivitelerle keyif almaları için yardım etmeye çalışmasıyla- film için birincil çatışmayı sağlar. Hastalarını “Daha iyi yapmak” için onları gizli, inceden aşağılamalara ve aralıksız ilaç tedavisine maruz bırakan Hemşire Ratched’ın aksine McMurphy, birinin kimliğini keşfetmenin ve eğlenmenin, zihinsel bir sorunu tedavi etmenin en iyi yolu olduğuna inanır. 1975’de gösterime girmesine rağmen Guguk Kuşu, 1960’ların karşı kültürel inançlarının birçoğunu, akıl hastanesini, toplumsal tuzağın genişletilmiş metaforu olarak kullanarak somutlaştırır.   

Film, delilik ve kimlik kavramlarının anlamlarını sorgulayarak epey zaman harcar. McMurphy, psikayatristle ilk görüşmesi sırasında kendisine atfedilen suçu neden işlediği konusunda etraflıca konuşu; “ orada lanet olasıca bir sebze gibi oturmadığı için deli” addedildiğine inanır. McMurphy, aklında bir sorun olmadığını itiraf etmeye devam eder. Onun yardımı ile diğer hastalar yavaş yavaş Hemşire Ratched'in inandığı gibi çaresiz olmadıklarını fark etmeye başlar. Film ilerledikçe alışılmadık kahramanlar Hemşire Ratched’ın bezdirici rutinine karşı isyan etmeyi ve hayatlarının kontrolünü ele almayı öğrenirler. Ancak, Guguk Kuşu’nun finali, yapımın felsefi ifadesine yeni bir boyut katarak beklenmedik bir dönemece girer. Baş karakterlerden biri intihar ettikten sonra, Hemşire Ratched, koğuşun McMurphy’nin isyankar tavırlarından dolayı tamamen kontrolünden çıktığını fark eder ve bu yüzden ona lobotomi yaptırır. Koğuştaki başka bir hasta, “Şef” Bromden (Will Sampson), McMurphy’nin bir sebzeye indirgenmektense ölmeyi tercih edeceğine inanarak onu yastıkla boğar. McMurphy, kimliği akıl hastanesinin baskılarıyla elinden alındığından diğer hastalar için bir şehit vazifesi görür. John Locke, Of Identity and Diversity (Kimlik ve Farklılık üzerine) deki kimlik ve bilinçlilik hakkındaki tartışmalarında benzer değerleri inceler. 

Bu noktada, McMurphy’nin lobotomiden önceki aynı insan olup olmadığı sorusu ortaya çıkar. Belli ki hala aynı bedendedir ve tabir-i caizse düz bir kavrayış sürdürme ve durumları pasif bir şekilde gözlemleme yetisine de sahiptir. Bununla birlikte, tüm arzuları ve ketleri ortadan kaldırılmıştır, bu durumda hala kendi kimliği üzerinde hak iddia edebilir mi? Locke, “kimliği” bir “bireyin” ne olduğunu göz önüne alarak tanımlamaya başlar; Descartes’ın İlk Felsefe Üzerine Meditasyonlar da ulaştığı sonuca benzer olarak bir “bireyin” akıl ve iç duyuma sahip ve kendini ben diye adlandırdığı şey olarak gören düşünen zeki bir Varlık olduğu sonucuna varır.   

Bununla birlikte, Locke bu argümanı, fiziksel de olsa zihinsel de, maddenin kişinin benliği ile hiçbir ilgisi olmadığını iddia eden bir başka düzeye götürür. Locke, “Yalnızca bilinç uzak varlıkları bir kişide birleştirebilir: Töz özdeşliği bunu yapmaz; bilinç olmaksızın hiçbir töz tek
başına kişinin varlık nedeni olamaz. Bilinçsiz bir töz kadar bir gövde de bir kişi olabilir yoksa.” der. Daha önce de belirtildiği gibi, lobotomize edilmiş McMurphy uyanık kalabilmektedir, ancak bu bilincin tanımı, zihin üzerinde kontrolü hissetme, deneyimleme ve sürdürme becerisini ifade eder. Guguk Kuşu’nun sonunda, McMurphy’ye dayatılan uyumlu olma durumu, diğer hastalardan daha uç bir düzeye götürülür ki Locke bu durumu kesinlikle Hemşire Ratched'in McMurphy nin kimliğini ezmeyi başardığı şeklinde yorumlardı ..

Yazar: Matt Everett
Kaynak: http://philfilmrhodes.blogspot.com.tr/2013/01/a-theft-of-personal-identity.html

Yasal Uyarı: Yayımlanan bu yazı Türkçeye İngilizceden turkuazsemalar.blogspot.com tarafından çevrilmiştir. Söz konusu metin, izin alınmadan başka bir web sitesinde ya da mecrada kısmen veya tamamen yayımlanamaz, kopyalanamaz, çoğaltılamaz, dağıtılamaz, içeriğinde herhangi bir değişiklik yapılamaz. Aksi taktirde bir hak ihlali söz konusu olduğunda; turkuazsemalar.blogspot.com, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun ve 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Ancak yazının bir bölümü, alıntılanan yazıya aktif link verilerek kullanılabilir. Her türlü alıntı (her müstakil yazı için) 200 kelime ile sınırlıdır. Alıntı yapılan metin üzerinde herhangi bir değişiklik yapılamaz. Bu metinde yer alan görüşler yazara aittir ve turkuazsemalar.blogspot.com’un editöryal politikasını yansıtmayabilir.


Yorumlar

Popüler Yayınlar