Stoacılık ve Star Wars

Stoacıların bizlere Star Wars hakkında söyleyecek çok şeyleri var.

Stoacıların fikirleri, ilk filmin prömiyerinden bu yana geçen 40 yıl boyunca, bilim kurgu yapımı için verimli bir zemin oluşturdu.
Creighton Üniversitesi felsefe profesörlerinden William Stephens, “Yoda, filmdeki en Stoacı karakterlerden biri” diyor. “Onun bilgeliği, Marcus Aurelius yada Epikür gibi Stoacıların ‘Korku, öfkeye yol açar. Öfke, nefrete sebep olur. Nefret, acıya neden olur’ sözlerinin ifade ettiği şeyi yansıtıyor. Bu Jedi kuralı Stoacılık 101 ‘dir. “
   
Stoacılık felsefesi M.Ö. 300 civarında antik Yunan'da ortaya çıktı ve Roma'da önemli miktarda taraftar kazandı. Stoacılar, insanın ailevi, sosyal ve profesyonel rollerini sakinlikle yerine getirirken doğa ile uyum içinde yaşaması felsefesini öğrettiler. Doğa ile uyum içinde yaşamanın dünyanın değiştiremeyeceğimiz yönlerini kabul etmeyi, elinizdekiyle yapabileceklerinizin en iyisini yapmayı ve gücünüzün yettiğini—yani kendi inançlarınız, yargılarınız ve duygularınızı — geliştirmeye odaklanmayı gerektirdiğine inandılar. İki düzine yüzyıl sonra — uzun zaman önce uzak, çok uzak bir galakside konuşlanmış olsa da— Yoda ve Jedi’lar insan zihnini Gücün mantığı ve aklı ile uyum sağlaması için disipline etmek üzerine benzer dersler verme arayışındalar.

“Stoacılar, gerçek gücün kendine hakim olmak olduğunu öğretirler.” diyor filmlerde Stoacılık hakkında Star Wars ve Felsefe (2005) adlı bir makale yayınlayan Stephens. “ Bu kişisel tatmin, bu kendine yetmektir. Bu başkalarını kontrol etmek demek değil. O, tiranlıktır ve Yoda ve Jedi’ların söz konusu Karanlık Taraf olduğunda savaştıkları şey de odur.” 

Jedi’lar yapımdaki en belirgin Stoacı örnekler olarak dikkat çekerken, başka bir antik felsefe ekolünün bakış açısını ortaya koyan başka karakterler de var. 

Örneğin Han Solo’yu ele alalım.

Stephens, hikayeye sadece kendi kısmetiyle ilgilenen bir serseri olarak katılan Solo’nun  rakipleri Stoacılar ile aynı zamanlarda ortaya çıkan bir felsefe ekolü olan Epikürcülüğün ilkelerine uymaya daha yakın olabileceğini söylüyor. Epikür ve takipçileri, iyi hayatın güzel bir hayat olduğunu savundular. Dahası—ve Güç’e bağlılığı bir “hokey dini”  olduğunu söyleyerek alaya alan Solo gibi—Epikürcüler de, ilahi, hayat veren bir güç fikrini reddederek, evrenin amaçsız atomlardan oluştuğuna inanmayı seçtiler. 

“Fakat Düşünceler’de Marcus Aurelius, ya evrenin atomlardan oluştuğunu ve hiçbir yerleşik ilahi olmaksızın boşa gittiğini ya da ilahi bir çerçevenin olduğunu söylüyor.” diyor Stephens. “Her halükarda, kanun benzeri bir üslûpla işleyen bir karşılıklı bağlılık var. Marcus, olanları kabullenmesi ve kendisine mantığın rehberlik etmesi gerektiğine inanıyordu.” 

Ve neredeyse her önemli anda, iyilerin tarafını tutan ve zenginlerin cezbediciliğinden vazgeçen Solo oradadır. Epikürcüler için bile, zevk ve mutluluk—ve bundan dolayı bilgelikle elde edilen iyiyi aramak—en basit arzuların tatmin edilmesinden hoşnut olmayı öğrenmek anlamına geliyordu.

Aynı zamanda, ve yine Stoacılar gibi, Jedi’ler de iyi ve kötüye dair kıt sınıflandırmalara direnirler. Luke Skywalker’ın babası Darth Vader’ın içinde bir nebze de olsa iyilik kaldığına dair inancı, bütün insanların iyi olarak algıladıkları şeylerin peşinde koşmak için ellerinden gelenin en iyisini yaptığına ilişkin Stoacı öğretiyi hatırlatır.

Serinin son filmi Güç Uyanıyor (2015) da ana kötü karakter Kylo Ren’i canlandıran aktör Adam Driver, filmin gösterime girmesine yakın, yönetmen J.J. Abrams’ın ekibin kalanına Ren’i kötü adam olarak görmemesini, bunun yerine yanlış anlaşılmış ve Gücün Aydınlık Tarafı’nı yanlış anlamış biri olarak görmeleri talimatını verdiğini söyledi. Aynı şey, Ren’in halefi Darth Wader için de söylenebilir.   

“Marcus, Düşünceler’de tekrar tekrar müsamahanın önemini belirtir.” diyor Stephens. “Diyor ki, kaba, bencil, sabırsız, öfkeli ve zalim insanlarla karşılaşacaksınız. Bu insanları sevmek ve onların içindeki ilahiliğin farkına varmak zorundasınız. Onlar, sadece Stoacı felsefenin kendilerine kazandırabileceği gerçekleri henüz keşfedememişlerdir. Onların kötücül olduğunu söyleyebilir ve bir rejimi dayatabilirsiniz fakat sonuçta— ve Star Wars’daki İmparatorlukta gördüğümüz gibi — sadece tiranlığa katkıda bulunursunuz. ‘Bir kimseyi tanımanız gerekir’ derdi, başka bir Stoacı Epiktetos. Onlarla diyalog kurmalı ve neye inandıklarını öğrenmelisin. Diğerleri hakkındaki  dışlayıcı yargılar çatışmaya ve nefrete sebep olur.”

Orada film serisinin kalbinde, Stoacı felsefe öğretisinin temel hedefi yatar. İmparatorluk, insanları kontrol etme eylemi üzerinden iyi olarak gördüğünü dayatmaya çalışırken — düzen, istikrar, güvenlik —İsyancı ittifakı, insanların esas özlemlerini anlar, dünyaya bağlı ve galaksiler arası, yani özgür olmak. 

“Bu bir değerler çatışması” diyor Stephen. “ Ve Jedi’lar İmparatorluk ve Darth Vader’ın gözden kaçırdığı onların farkına varamadığı bir şeyin, İttifakın yanındalar: gerçek gücün, başkalarına değil, kendine hakim olmak olduğunun bilincindeler. Kendine hakim olmak, kişisel tatmin, kendini tanıma: Bunlar Stoacılığın esasları. 

Stoacılar aynı zamanda geleceğe dair işaretler için de gözlerini açık tutarlar, bu Jedi’larla ortak olan başka bir özellikleridir.

Yoda bu taktiği dikkatle uyguluyor—”Görmek zor, her zaman hareket halinde, geleceğimiz” diyor Luke’a, acemi Jedi arkadaşlarına yardım etmek için eğitimine ara vermek istediğinde. Genç Anakin Skywalker sevdiklerinin acı çekip öldüklerine dair öngörülerini paylaştığında, Yoda onu kaybetme korkusunun Karanlık Taraf’a giden yol ve ölümün hayatın doğal bir parçası olduğu konusunda uyarır. Bütün bunlar önemli Stoacı öğretilerdir.

“Her şeye sinen ilahi bir mantık var, aynı Güç gibi” diyor Stephens. “Eğer yeterince pasif ve kabul edici iseniz, geleceğe dair bir önseziniz olabilir ve yönünüzü iyiliğe çevirebilirsiniz. Oysa Luke ve Anakin Skywalker vakalarında, sevdiklerini kaybetme korkusu —Leia ve Han veya Padmé’nin acı çekmesi, ölüm tehlikesi içinde olması —nihayetinde Anakin’in düşüşünü ve Luke^’un acı çekişini ortaya çıkaran bozuk bir anlayışı yansıtıyor.

Yani Stoacılara göre, Sith Lordları kahramanlarımızın boğazlarına çökmüşken ve galaksiye keder hakimken bile, Jedi’lar için olduğu kadar, insanlar için de tutunulması gereken barışçıl bir anlayış vardır.

“Diğer taraftan birileri sizi öldürmeye çalışırken gerçekten de yapması çok zor bir şey.” diyor Stephens. Fakat bunun kökleri, Yoda’nın Luke’a verdiği ilk derse kadar gidiyor: Ölümden korkmamalısın, Güç’ü sadece savunma amaçlı kullanmalısın, asla saldırı için değil. Her zaman daha iyi ve bilge bir yol vardır. Karanlık Taraf anlaması daha kolay ve daha çekicidir. Bunun nedeni, korku, güç arzusu ve öfkenin boyun eğmesi kolay duygular olmasıdır. İyiyi, Güç’ün Aydınlık Taraf’ını bulmak için, serinkanlı olmalı, korkmamalı, duyarlı ve karşına çıkacak her şeyi kabullenmeye hazır olmalısın ve bütün bunlardan azami derecede yararlanmalısın. Bunlar hepimiz için güzel dersler olmaya devam ediyor. “

Kaynak: https://www.creighton.edu/creightonmagazine/2017fallunewsstarwars/
Yazar: Adam Klinker
Çeviri: Zeynep Şenel Gencer

Yasal Uyarı: Yayımlanan bu yazı Türkçeye İngilizceden turkuazsemalar.blogspot.com tarafından çevrilmiştir. Söz konusu metin, izin alınmadan başka bir web sitesinde ya da mecrada kısmen veya tamamen yayımlanamaz, kopyalanamaz, çoğaltılamaz, dağıtılamaz, içeriğinde herhangi bir değişiklik yapılamaz. Aksi taktirde bir hak ihlali söz konusu olduğunda; turkuazsemalar.blogspot.com, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun ve 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Ancak yazının bir bölümü, alıntılanan yazıya aktif link verilerek kullanılabilir. Her türlü alıntı (her müstakil yazı için) 200 kelime ile sınırlıdır. Alıntı yapılan metin üzerinde herhangi bir değişiklik yapılamaz. Bu metinde yer alan görüşler yazara aittir ve turkuazsemalar.blogspot.com’un editöryal politikasını yansıtmayabilir.



Yorumlar

Popüler Yayınlar